İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hakkında iddialarda bulunduğu Bilirkişi S.B’ye Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş yanıt hakkı tanıdı. Gazeteciliğin en temel düsturunu yerine getiren Suat Toktaş tutuklandı.
Gazetecilik faaliyetlerini yerine getirmesinin ardından tutuklanan Toktaş Silivri Cezaevine sevk edildi. Toktaş’ın tutuklanmasına medya sektöründen, siyasi çevrelerden, STK’lardan ve kamuoyundan büyük tepkiler yükseldi.
Silivri Cezaevinde olan Toktaş’a bir destek açıklaması da tıpkı Toktaş gibi Silivri’de olan Can Atalay’dan geldi. Atalay sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Toktaş’a uygulanan hukuksuzluğu tane tane anlattı.
“Gazetecilik Suç Değildir.” ifadesi ile sözlerine başlayan Atalay, gazeteci Taha Akyol’un 31.01.2025 günlü Karar Gazetesi’nde yazdıkları üzerinden yapılan hukuksuzlukları aktardı.
TCK 277’nci maddesinin 2014 yılında değiştirildiğini ve “yapılmakta olan bir soruşturmada” hâkimin, savcının yahut bilirkişinin etkilenmesi suç olmaktan çıkarıldığını ifade eden Atalay, Hâkimi, savcıyı ya da bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs edilmesi ancak “iddianamenin kabulü” ile yani kovuşturma/dava aşamasında söz konusu olabilir hale getiriliyor diyerek şu şekilde açıklama yaptı:
Gazetecilik Suç Değildir. Tutuklamada Yasalar Gözardı Edilmiştir. Halkımız gazetecilerin göz altına alınması ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanmasının hukuki değil siyasi olduğunu görüyor. Medyadan izlediğim kadarı ile Toktaş’a iki suçlama yöneltilmiş: a)Kişisel verilerin ifşası (TCK 133) b)Bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs Toktaş ile ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu 100.üncü maddede belirtilen (kaçma şüphesi, delilleri karartma ihtimali gibi) şartlar olmadığı gibi atılı suçlamalar açısından da çok önemli sorunlar var.
Taha Akyol’un 31.01.2025 günlü Karar Gazetesi’nde yazdıkları hukuken çok açık olan ancak birilerinin unutmuş gibi yaptığı bir gerçeği anımsatıyor. Özetle, Toktaş’ın tutuklanmasının gerekçesi olarak gösterilmeye çalışılan TCK 277’nci maddesi 2014 yılında değiştiriliyor ve “yapılmakta olan bir soruşturmada” hâkimin, savcının yahut bilirkişinin etkilenmesi suç olmaktan çıkarılıyor. Hâkimi, savcıyı ya da bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs edilmesi ancak “iddianamenin kabulü” ile yani kovuşturma/dava aşamasında söz konusu olabilir hale getiriliyor.
Akyol, konu ile ilgili Prof. Dr. İzzet Özgenç’in kitabından “söz konusu değişiklik 17 ve 25 Aralık 2013 tarihli operasyonlar sonrasında yapıldığı” değerlendirmesini ve yine Özgenç’in “ümit ederiz ki kısa bir süre sonra yapılacak bir kanun değişikliği ile madde önceki haline dönüştürülür” dileğini aktarıyor.
Taha Akyol, Özgenç’in bu beklentisinin halen yerine getirilmediğini nedeni ile birlikte vurguluyor. Bu açık kanuni durumun bilmezden gelinmesi, unutulmuş gibi davranılmasının nedeni ise haberin konusunun önemi…
Öte yandan, Türk Ceza Kanunu’nun 26. maddesinde ifade edilen hukuka uygunluk nedeninin gazeteci Suat Toktaş açısından varlığı da açıkken… Anayasayı, Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihadını unutmuş gibi yapanlar Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanununu da hatırlamıyorlar.
Gazeteci Suat Toktaş’ın Silivri’de tutulmasına ilişkin bir ısrar olursa bu “kişiyi bulduk şimdi suçu bulalım” ın yeni bir örneğine işaret sayılmalıdır. Bu ikili hukuk düzeninin yurttaşların bir bölümüne düşman muamelesini sürdürmesi memlekete büyük zarar vermektedir.
Ş. Can Atalay
Seçilmiş Hatay Milletvekili
Marmara (Silivri) Cezaevi, A47
More Stories
AB, ABD’ye Gümrük Tarifelerine Sert Yanıt Verecek
Kabine değişikliği, 23 Şubat’ta yapılacak AKP kongresinden sonra hızlanacak: Oy kaybı tedirginliği
Resmi Gazete’de yayımlandı: Erdoğan’dan yeni atamalar